Farsça ve Arapça tamlamalar, özellikle yüksek konuşmada oldukça sık kullanılmıştır. Bu sebeple, bu makalemizde bu tamlama çeşitlerini inceleyeceğiz.
İzafet Terkibi (İsim Tamlaması)
[değiştir]
Arapçada tamlamalar, Türkçenin tam tersi şekilde işler; tamlanan isim (muzâf) önce, tamlayan isim (muzâfün ileyh) sonra gelir. Muzâf ismin sonuna bir ötre gelir, muzâfün ileyh olan isim ise harf-i tarif denilen el- belirtili takısı bulunur.
Muzâf isim Yuvarlak Te ile bitiyorsa, daima T ile telaffuz edilir. Muzâfün ileyh olan isim Yuvarlak Te ile bitiyorsa, daima T olmadan telaffuz edilir. Söz konusu kelimenin Türkçe'de normalde nasıl telaffuz edildiği önemli değildir.
محاكمة الّغاتین
|
muḥâkemetü'l-lugâteyn
|
|
طریق الدلاله
|
ṭarîḳu'd-delâle
|
|
Örneğin yukarıdaki "Muhakeme" kelimesi Türkçede T olmadan telaffuz edilmektedir. Ancak muzâf pozisyonuna geldiği için yukarıda "Muhakemet" diye telaffuz edilmiştir. Aynı şekilde, "Delalet" kelimesi Türkçede T ile telaffuz edilmektedir. Ancak yukarıda muzâfün ileyh pozisyonuna geldiği için T düşmüş, kelime "Delale" diye telaffuz edilmiştir.
Arapça isim tamlamaları, Osmanlıcada çok sık kullanılmaz; bu amaç için genellikle Farsça tamlamalar tercih edilir. Arapça tamlamalar, sadece Arapça kökenli iki isim arasında yapılabilir, iki isimden birisi Türkçe, Farsça veya Batı asıllı olunca Arapça terkip yapılamaz.
Özel adlardan önce gelen ابو ebû "babası" ve ابن ibn / بن bin "oğlu" gibi sözcükler de isim tamlaması yapısındadır ve buna göre ابو عبدالله Ebû Abdillâh şeklinde okunur. Şayet ابو ebû'dan önce ibn veya bin gelirse bu durumda o da ابی ebî şekline girmektedir: ابن ابی عبدالله İbn Ebî Abdillâh.
Sıfat Terkibi (Sıfat Tamlaması)
[değiştir]
Sıfat Terkiplerinin İzafet Terkiplerinden tek farkı, tamlayanın bir isim değil sıfat olmasıdır. Bu sebeple tamlayana mevsûf denilir.
Sıfat Terkiplerinde mevsûf olan sıfat, muzâf olan isme keyfiyet ve kemiyet açısından uyum gösterir. Aşağıdaki müfret tamlamalarda bu görülmektedir:
رمضان المبارك
|
ramaẓᵈânü'l-mübârek
|
|
قوّة العظیمه
|
ḳuvvetü'l-ˁaẓîme
|
|
Muzâf tesniye hâlinde olunca mevsûf da tesniye hâline alınır.
حرفین المتجانسین
|
ḥarfeynü'l-mütecâniseyn
|
Müzekker çoğul isimler, müzekker veya mükesser çoğul sıfatlarca terkip edilebilirler.
مؤلّفین المحاقّقین
|
müˀellifînü'l-muḥaḳḳiḳîn
|
Mükesser ve müennes çoğullar da müennes isim sayıldığından müennes müfret veya çoğul bir isim tarafından tamlanabilir.
معلومات المهمّه
|
maˁlûmâtü'l-mühimme
|
دول المعظّمه
|
düvelü'l-muˁaẓẓama
|
Arapça sıfat terkipleri de Osmanlıcada çok tercih edilmez. Aynı şekilde Farsça terkipler kullanılır.
Lafzî İzâfetler, biçim açısından bir tamlama gibi görünse de anlam bakımından bir tamlama değildir. Bu tür "tamlama"larda, muzâf daima bir ism-i fâil, ism-i meful, sıfat-ı müşebbehe veya mübalağalı ism-i fail olur, mevsuf da başka bir sıfat olur. Bu şekilde, iki sıfat birleştirilip bir birleşik sıfat elde edilir.
سریع الانتقال
|
serîˁü'l-intiḳâl
|
|
مستجاب الدعاء
|
müstecâbü'd-duˁâˀ
|
|
مسروق البیت
|
mesrûḳu'l-beyt
|
|
Bu tür tamlamalar, Osmanlıcada daha sık kullanılmıştır.
Muzâf olan isim, kendisi bir isim tamlamasıysa veya aşağıda gösterildiği gibi bir edat-isim bileşkesiyse, harekesi ötre olmaz, esre olur. 3'ten uzun tamlamalardan genellikle kaçınılır.
|
الی یوم القیامه
|
ilâ yevmi'l-ḳıyâme
|
|
دیوان لغات الترك
|
dîvânü lügâti't-türk
|
|
قاموس لسان العرب
|
ḳâmûsü lisâni'l-ˁarab
|
|
Aynı şekilde, iki muzâfün ileyhi ve ile bağlamak mümkündür.
خالق الارض والسما
|
ḫâliḳu'l-ˀarẓᵈ ve's-semâ
|
Tek başına mana taşımayan edatlara harf-i cer denilir. Harf-i cerler, tek bir harf olmak zorunda değildir ama genelde kısa olurlar. Harf-i cerlerin başlıcaları şunlardır:
بِ
Türkçedeki ile edatına benzer. Bir eylemin nasıl yapıldığını belirtir.
لِ
için manasına gelir. Amaç belirtir.
كَ
"gibi" manasına gelir.
إِلَی
Türkçedeki -e ekine tekabül eder. Yön belirtir. Sonrasında harf-i tarif gelince a kısalır, e'ye dönüşür.
عَلَی
"Üzerine" manasına gelir. Sonrasında harf-i tarif gelince a kısalır, e'ye dönüşür.
|
علی كلّ حال
|
ˁalâ külli ḥâl
|
|
|
عَن
-dan/den manasına gelir.
مِن
-dan/den manasına gelir, ancak ˁan ile eş anlamlı değildir.
|
من غیر حدٍّ
|
min gayri ḥaddin
|
|
فِی
-da/de manasına gelir. Bulunma belirtir.
مَعَ
Birliktelik belirtir.
|
مع الممنونیه
|
maˁa'l-memnûniye
|
|
Aynı zamanda, Arapçada bir edat gibi davranan bazı isimler de vardır. Edatlardan farklı olarak bunlar tek başına bir anlam teşkil edebilir. Bunların başlıcaları şunlardır:
بَیْنَ
"Arasında" anlamına gelir.
فَوْقَ
"Üstünde" anlamına gelir.
|
فوق المأمول
|
fevḳa'l-meˀmûl
|
|
بَعْدَ
"Sonrasında" anlamına gelir.
Osmanlıcada Arapçadaki son harekeler çoğunlukla telaffuz edilmemekle birlikte Arapçadaki harf-i cerrlerin son harekeyi değiştirdiği bazı durumlara Osmanlıcada da rastlanılmaktadır. Mesela Arapça حق hakkun Osmanlıcada hakk olarak okunurken بحق Arapçadaki gibi bihakkın şeklinde son harekesi esrelenmiş olarak okunmaktadır. Ayrıca Arapça isim tamlaması yapısı kullanılmışsa bunların önündeki harf-i cerrlere göre son harekeler değişmektedir. Mesela عبدالله abdullâh, من عبدالله min abdillâh gibi.
Bir Edat ile Bir Zamir Arasında
[değiştir]
Arapçada zamirler özne olmadıkları zaman kelimelere eklenen küçük eklere dönüşürler. Bu ekleri edatlara ekleyerek edatların da zamirlisini yapabiliriz.
Şahıs
|
Müfred
|
Tesniye
|
Cem
|
1.
|
ی- (-î)
|
نَا- (-nâ)
|
2.
|
müzekker
|
كَ- (-ke)
|
كُمَا (-kümâ)
|
كُمْ- (-küm)
|
müennes
|
كِ- (-ki)
|
كُنَّ- (-künne)
|
3.
|
müzekker
|
هُ- (-hü) veya هِ- (-hi)
|
هُمَا- (-hümâ) veya هِمَا- (-himâ)
|
هُمْ- (-hüm) veya هِمْ- (-him)
|
müennes
|
هَا- (-hâ)
|
هُنَّ- (-hünne) veya هِنَّ- (-hinne)
|
Bu ekleri zamirlere ekleyince şahıslı versiyonları oluşur:
ˁalâ, ˀilâ ve li edatları, bir zamirle birleşince ˁaley-, ˀiley- ve le- olurlar.
Aynı şekilde, zamirler aidiyet bildirmek için isimlere de gelebilirler.
Farsça tamlamalar, belki Osmanlıca'nın en bilindik özelliği olabilir. Bu tamlamaların inşası ayrıca oldukça basittir; muzâfın son ünsüzünün harekesi esre yapılır, ve mevsûf da sonrasına eklenir.
|
|
|
|
لثان عثمانی
|
lisân-ı ˁos̱mânî
|
|
توحید تدریسات
|
tevḥîd-i tedrîsât
|
|
Elif veya Vav ile biten kelimelerin sonuna bir Ye gelir.
|
چارشوی كبر
|
çârşû-yı kebîr
|
|
He veya Ye ile biten kelimelerde de He'nin veya Ye'nin üstüne bir Hemze gelir.
|
كثیرۀ فوائد
|
kes̱îre-i fevâˀid
|
|
|
Farsça sıfat terkiplerinde, iki isim de Arapça olunca kemiyet ve keyfiyet uyumu aranır.
صفات الهیه
|
ṡıfât-ı ilâhiye
|
|
سواحل بحریه
|
sevâḥil-i baḥriye
|
|
دولت علیه
|
devlet-i ˁaliye
|
|
كتاب مقدّس
|
kitâb-ı muḳaddes
|
|