Göktürkçe/İçindekiler/Genel bilgiler
Köktürük (Göktürk) Yazıtları; Türklerin bilinen ilk yazılı belgeleridir. Orkun ırmağı yanında bulunduğu için Orkun Yazıtları adı ile de anılır.
1893 yılında Danimarkalı dil bilimci Vilhelm Ludvig Peter Tomsen tarafından, Rus Türklük bilimcisi Vasili Vasilyeviç Radlof'un yardımıyla çözülmüş ve aynı yılın 15 Aralık günü “Danimarka Kağanlık Bilimler Akademisi'nde” bilim acununa açıklanmıştır.
Özellikleri
[değiştir]- Arapça gibi sağdan sola yazılır.
- Lâtin tamgalarında olduğu gibi büyük, küçük tamga ayırımı yoktur.
- Sözcükler arasına boşluk konmaz; ayırmak için “:” imi kullanılır. Aynı oğurda tümce sonlarına da “:” imi konur.
- Eski Türkçede “F, Ğ, H, J, V” sesleri olmadığından, bunların simgeleyen tamgalar da yoktur.
- Tamgalar kalın-ince olmak üzere nitelenmektedir.
Bulunuşu ve çözümlenişi
[değiştir]Orhun harfleriyle yazılan yazıtlardan 13.yüzyıl Moğol tarihçisi Cüveyni (Ebü'l- Muzaffer Alâúdîn Atâ‘ Melik bin Bahâiddîn Muhammed el-Cüveynî), Tarih-i Cihangüşa adlı yapıtında söz etmişti. Çin kaynakları da kitabelerin dikilişini bildirmekteydi. Yine de bu durum 18. ve 19. yüzyıllara kadar bilim dünyasının bilinmeyeni olarak kalmalarına engel olamadı. İlk olarak Rus çarı I. Petro'nun emriyle Sibirya bitki örtüsünü incelemek için görevlendirilen bitki bilimci Messerschmidt ve kendisine rehber olarak verilen İsveçli tutsak subay Strahlenberg, 1721 yılında Yenisey vadisinde bu yazı ile yazılmış Kırgızlara ait mezar taşlarını içeren Yenisey Yazıtları'ndan bir tanesini keşfetti. Bir yıl sonra tutsaklığı son bulan Strahlenberg İsveç'e dönüşünde bu inceleme ile ilgili izlenimlerini kitap haline getirip Stockholm'de yayınladı. Böylece Orhun yazısı bilim dünyasının dikkatini çekmiş oldu. Orhun yazıtlarından iki yüzyıl öncesine ait Yenisey Yazıtları'nın tamamına yakını bu süreçte ortaya çıkarıldı. Nihayet 1889 yılında Rus bilgini Yadrintsev, sonradan Bilge Kağan ve Kül Tigin anıtları olduğu anlaşılan Orhun Yazıtları'nı bulmuş, bunun üzerine 1890 yılında Heikel başkanlığında bir Fin heyeti, bir yıl sonra da ünlü Türkolog Radloff'un başkanlığında bir Rus heyeti bölgede incelemelerde bulunmuştur. Rus ve Fin heyetleri, anıtların fotoğraflarını alarak kitap halinde yayımlamışlar; bu yayınlar sayesinde yazıtların okunması süreci hız kazanmıştır. Sonunda Danimarkalı dil bilimci Thomsen 1893 yılında Orhun yazısını çözmeyi başarmıştır.İlk çözdüğü kelime de Tanrı olmuştur. Yazının çözülmesinden sonraki süreçte Thomsen ve Radloff anıtların metni ve çevirisi üzerinde yarışa girmişlerdir. Yazıtlar, yazıtlarda kullanılan yazı ve dil üzerindeki çalışmalar günümüzde de devam etmektedir. Yazıtların hem dil hem de yazı bakımından özgün metni ile günümüz Türkçesine çevirisini Prof. Dr. Muharrem Ergin (1971) yapmıştır.